FEN SINIFINA HOŞGELDİNİZ!!!
  CANLILARDA ÜREME VE GELİŞME
 

HÜCRE

 

Hücrenin temel kısımları : Hücre zarı, sitoplazma ve çekirdektir. Çekirdek içerisinde kalıtsal özellikleri taşıyan yapıların vardır.

 

  Bilinen en küçük hücre, bakteridir. En büyük hücreye deve kuşu yumurtasının sarısı, en uzun hücreye de yaklaşık 1 m uzunluğunda olan sinir hücreleri örnek olarak verilebilir.  Bazı ilkel hücrelerde ise çekirdek yoktur, kalıtsal özellikleri taşıyan yapıların sitoplazmada dağınık olarak bu ilkel canlılarda bulunur. Hücre organellerinden  mitokondri, kloroplast ve kofulun sadece görevlerini bilmeniz yeterlidir.

 

Ek Bilgi :

 

Hücreler gelişmişlik düzeyine göre ikiye ayrılır:
1-Prokaryot Hücreler: Bu hücrelerin zarlı organelleri ve belirgin bir zarla çevrili çekirdeği yoktur. Yalnızca hücre zarı, sitoplazma ve zarsız organel olan ribozom taşırlar. Kalıtım maddeleri (DNA) sitoplazmada bulunur. Örneğin bakteri, mavi- yeşil alg prokaryot hücrelidir.
2- Ökaryot Hücreler: Bu tip hücrelerin zarla çevrili çekirdeği, zarla çevrili organelleri, hücre zarı ve sitoplazması vardır. Örneğin protistler, mantarlar, hayvanlar, bitkiler ökaryot hücrelidir.
Ökaryot bir hücre dıştan içe doğru üç kısımdan oluşur:
I- Hücre zarı II- Sitoplazma III- Çekirdek

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bilgi:İncelenmesi en kolay hücrelerden biri soğan zarı hücresidir. Çünkü, soğan zarı saydam ve hücreleri büyüktür. Üzerine iyot çözeltisi damlatılan soğan zarı, basit bir mikroskop yardımıyla incelendiğinde hücrenin temel kısımları görülebilir. İyot çözeltisi, hücrenin kısımlarını boyayarak belirginleşmesini sağlar.

Dikkat:

*Tabloya gözlemlerinizi doğru yazınız.

*Öğretmenizin sorduğu soruların cevabı hakkında mutlaka fikir yürütün ve bunu paylaşın.

*Mikroskopta  bir cismin nasıl incelendiğine dikkat edin

 

 

 

 

Canlılardaki farklı Hücreleri Tanıyalım….

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                   

SİTOPLAZMA

 Hücre zarı ile çekirdek arasını dolduran, renksiz, yarı saydam, yumurta akı kıvamında (kolloid) bir sıvıdır. Sitoplazma canlıdır ve hücrenin bütün hayatsal faaliyetleri burada oluşur.
Büyük bir çoğunluğu sudan oluşan sitoplazmada, sudan başka, organik, inorganik maddeler, organeller, madensel tuzlar, hormonlar ve vitaminler de bulunur.
Organik Madde: Sadece canlıların yapısında bulunan yağlar, karbonhidratlar ve proteinler bu grubu oluşturur.
İnorganik Madde: hem canlıların, hem de cansızların yapısında bulunabilen su ve madensel tuzlar bu grubu oluşturur.
Organeller: Sitoplazmanın içinde yapıları ve görevleri birbirinden farklı küçük parçacıklar vardır. Bunlara organel denir.
 

Organeller ve Görevleri   

 

Zar Yapılarına Göre organeller
 

ZARSIZ ORGANELLER TEK KAT ZARLI ORGANELLER ÇİFT KAT ZARLI ORGANELLER
ribozom endoplazmik redikulum plastitler
sentrozom golgi cisimciği mitokondri
  koful  
  lizozom  


 

 

  

 

 

Koful: Hücre içinde atık madde, su ve besin depolayan kese şeklindeki yapılardır. Tek katlı zardan oluşur. Bitki hücrelerinde büyük(%90’ ını kaplayacak kadar) , hayvan hücrelerinde ise küçüktür.  Yaşlanmış hücrelerde kofullar büyük ve az olur.

 

 Mitokondri: Hücre içinde oksijenli solunum yapar. Hücreye gerekli enerjiyi sağlar. Çift katlı zarla çevrilidir.

·    Karaciğer, kas ve sinir hücreleri, fazla miktarda enerji kullandığından çok sayıda mitokondri içerir.Mitokondrinin resmi aşağıdadır.

 

 

 

 

 

 

  Kloroplâstlar  Bitkiye yeşil renk verir. Yapısındaki klorofil sayesinde, fotosentez yaparak besin ve oksijen üretir. Yapraklarda ve otsu bitkilerin gövdelerinde bulunur.

 

Sentrozom; Hücrede bölünmede görevlidir. Sadece hayvan hücresinde vardır. Bitki hücresinde sentrozom bulunmaz!

 

 Plastitler

Sadece bitki hücrelerinde bulunur. Hücre ile gelişerek, bulundukları ortama göre, farklı renk pigment taneciklerini oluştururlar ve renklere göre farklı görevler üstlenirler. Plastitler ışık etkisiyle birbirlerine dönüşebilirler.
Pigmentleri ve görevleri farklı plastitler üç çeşittir:
a) Kloroplast: Yeşil renk pigmenti olan klorofil taşırlar. Bitkilerin yapraklarında, ham meyve ve sebzelerinde, genç dallarında, otsu gövdelerinde bulunur. Kloroplastlar fotosentez olayını gerçekleştirir. Fotosentez sonucu besin ve oksijen üretilir.
b)Kromoplast: Sarı, kırmızı ve turuncu renk pigmentlerini taşırlar. Böylece bitki ve meyvelere renk verirler, vitamin üretip depolarlar. Kloroplastın değişimi ile oluşurlar.
c)Lökoplast: Renksiz plastitlerdir. Işık aldığında yeşil renkli kloroplastlara dönüşebilirler. Bitkinin tohumlarında, kök ve toprak altı gövdesi gibi depo organlarında bulunur. Lökoplastlarda protein, yağ ve nişasta gibi besinler depolanır.
 

Hücre Zarı: 

 

 

 

 

 

 

 

Bütün bitki ve hayvan hücrelerinde bulunan canlı, saydam, esnek ve seçici geçirgen bir zardır. 

Seçici geçirgenlik, hücre zarının  bazı maddeleri hücre alıp bazılarını almamasıdır.

   

Hücre zarının görevleri:
1- Hücreyi dış etkenlerden korumak
2- Hücreye şekil vermek
3- Madde alış verişini kontrol etmektir.

     Akıcı-mozaik zar modeline göre hücre zarı,  iki sıra yağ tabakasıyla bu tabakalarda yüzen farklı büyüklük ve yapıdaki proteinlerden oluşur.  Hücre zarı karbonhidrat,protein ve yağlardan oluşur.

 

Hücre zarından geçebilen maddeler: Küçük moleküller ( glikoz, aminoasit, su, madensel tuzlar), yağda eriyen A, D, E, K vitaminleri, nötr moleküller (oksijen ve karbondioksit )’tir.

Hücre Çeperi: Bitkisel hücrelerde hücre zarının dışında bulunur. Selüloz adı verilen ölü bir maddeden yapılmıştır. Hücre duvarının selülozdan yapılmış olması, hücrenin madde alış verişini engellemez. Çünkü hücre duvarında da porlar vardır. Hücre çeperi cansız, kalın dayanıklı, esnek olmayan, tam geçirgen ve selüloz yapıdadır.

Not;Bitki hücrelerinde hücre zarının dışında selülozdan oluşmuş bir de çeper vardır.Buna hücre duvarı ya da hücre çeperi denir.
 

Çekirdek:

Çekirdek hücrenin hayatsal faaliyetlerini yönetir. Görevleri; hücreyi yönetmek, kalıtım bilgisini taşımak ve hücre bölünmesini sağlamaktır. Aynı zamanda özellikleri sonraki hücrelere aktararak kalıtsal devamlılığı sağlar.
Çekirdeği çıkartılan bir hücre yaşayamaz.Kalıtsal karakterleri (genleri) taşır. Bakteri ve mavi yeşil alglerde çekirdek yoktur.
Alyuvarların çekirdeği olmadığı için bölünemez.

 

 

 

 

 


İlginç Bilgi :İnsan vücudu yaklaşık 75 trilyon (75.000.000.000.000) hücreden oluşur.
1 saniyede insan vücudunda yaklaşık 120 trilyon (120.000.000.000.000) canlılık reaksiyonu olur.
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hayvan bitki hücreleri karşılaştırması

 

  Hayvan Hücresi  Bitki Hücresi
Hücre duvarı-> Yok Var
Kloroplast -> Yok Var
Sentrozom -> Var Yok
Koful ->  Çok,küçük Az,büyük
Şekli -> Yuvarlak Köşeli

                                       
                                       
                                           
                                                                      
                                          
 

 

 

 

 

Dokular: Belirli görevleri yapmak üzere özelleşmiş hücre gruplarına doku denir.

Bitki yapısında farklı görevleri yüklenmiş hücre grupları: Bitkisel dokular: Yüksek yapılı bitkilerin kök, gövde, yaprak, çiçek gibi organları dokulardan oluşur.

 

 

 

 

Yapıları ve görevleri aynı olan hücreler dokuları, değişik dokularda bir araya gelerek organları oluşturur. Belirli görevleri yapan organlar bir araya gelerek sistemleri oluşturur.

 

Benzer özellikte ve yapıdaki hücreler belli bir görevi yapmak üzere bir araya gelerek dokuları oluştururlar.
Kemik dokusu, kas dokusu v.b.
Belirli bir görevi yapmak üzere bir araya gelen dokular, organları meydana getirirler.
Kalp, mide,göz v.b.
Bir görevi yapmak için birlikte çalışan organların oluşturduğu grup sistem adını alır.
Sinir sistemi, solunum sistemi gibi.
Vücudumuzdaki tüm sistemler birbirine bağlanarak insan vücudunu (organizmayı) meydana getirirler.
 

Hücreler dokuları, dokular organları, organlar sistemleri, sistemler de bir araya gelerek canlı organizmayı oluşturur. Canlının bütününe, organizma denir.

Bir soru:

 

 

Yukarıdaki grafikte 0 – 20 yaş arasındaki kız ve erkeklerin yaşlarına göre ortalama boy uzunlukları verilmiştir. Buna göre aşağıdaki yorumlardan hangisi yapılamaz?

a) 5 – 7 yaş grubunda kızlar erkeklerden daha kısadır.
b) 11 – 15 yaş grubunda kızlar erkeklerden daha uzundur.
c) 16 – 20 yaş grubunda erkekler kızlardan uzundur.
d) 8 – 10 yaş grubundaki kız ve erkek sayısı eşittir.
 

Sorunun önemli bir noktası var :Yukarıda size bir veri verilmiş.Bu Kız ve erkeklerin yaşlarına göre ortalama boy uzunlukları . Bu çok önemli çünkü artık sistem sizden hazır daha önce olduğu gibi bilgiye dayalı cevap istemiyor. Konuyu çok iyi bilmenize rağmen artık konu içinde hiç karşılaşmadığınız sorular ile karşılaşabilirsiniz. Bu anlamda soruyu anlama , yorum yapma verileri değerlendirme , sonuç çıkarma çok önemli. Bunu da ancak derslerdeki etkinlikleri doğru bir şekilde anlama ve değerlendirme ile mümkündür.Bu tür sorular çok da basittir. Yeter ki anlamaya çalışın Aman Dikkat

 

Cevap mı? Grafiği okursanız size cevabı verecek...

 

Hücreye Yolculuk
 

 

Hücre içinde meydana gelen yaşamsal olayları bu flash video ile izleyebilirsiniz. Açılması için biraz bekleyin ama

beklediğinize değecek.

 

 

 

 

 

İNSANLARDA ÜREME BÜYÜME VE GELİŞME
Kavram1: büyüme nedir?

Canlıda hücre sayısının ve boyutlarının artmasıdır.hayvanlarda sınırlı bitkilerde ise meristem doku sayesinde sınırsızdır.


Kavram2:gelişme nedir?
Büyüme ile bazı yeteneklerin kazanılmasıdır.
Örn: tohumun çimlenmesi büyüme,bitkinin fotosentez yeteneği kazanması gelişmedir.


Kavram3:üreme nedir?
Canlıların kendilerine benzer fertler oluşturmasıdır.


Üremenin amacı:
Neslin devamını sağlar
Kalıtsal özelliklerin yavrulara aktarılmasını sağlar.
Uyarı: üreme canlının yaşamasını sürdürmek için gerekli değildir.
Erkek üreme hücresi:sperm=
 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Özellikleri:
Küçüktür
Sitoplazması az
Kamçılı ve hareketlidir
Testislerde üretilir.

 

(Animasyonun yüklenmesini bekleyiniz)
 

.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Dişi üreme hücresi: yumurta ve özellikleri
Yumurtalıkta üretilir
Oval şeklindedir.
Hareketsizdir
Büyük ve bol sitoplazmalıdır.


Sperm ve yumurtanın farkları:
 

Yumurta hücresi

Sperm hücresi

Büyüktür

Küçüktür

Bol sitoplazmalı

Az sitoplazmalı

Kamçısı yok

Kamçılı

hareketsiz

hareketli



Erkek üreme organları ve görevleri:
Testisler:ergenlikle birlikte testesteron hormonu salgılar.bu hormonla spermler üretilir.testisler kese içinde ve vücudu dışında bulunur.spermler yüksek sıcakta yaşayamaz.
Bezler :kovpır,seminifer ve prostat bezlerinden oluşur.yaptığı salgılar spermin hareketini kolaylaştırır.
Penis:spermlerin dişi bireye bırakılmasını sağlar.



Dişi üreme organları ve görevleri:

 

Yumurta kanalı:dişi üreme hücresi olan yumurtayı döl yatağına taşır.döllenme burada gerçekleşir.
Döl yatağı(rahim) :embriyonun gelişme ortamıdır
Yumurtalık:yumurta üretir.iki adet yumurtalık vardır.
Vajina:spermlerin alınmasını sağlar.


Kavram4: Embriyo :Canlı taslağıdır

 

Zigottan bebeğe yolculuk

(Animasyonun yüklenmesini bekleyiniz)
 

.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Döllenme nedir?
Sperm ve yumurtanın birleşmesi olayıdır.Döllenmiş yumurta hücresine zigot denir.

 

 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


İnsanlarda üreme basamakları:
Üreme hücreleri oluşumu
Döllenme
Gelişme

İnsanlarda gelişme dönemleri:
Bebeklik dönemi:0-1 yaş arası dönemdir.Bu dönemde tamamen yetişkinlere bağımlıdır.vücudu kontrol etmeyi,yürümeyi,ellerini kullanmayı,emeklemeyi öğrenir.

Çocukluk dönemi:1-6 yaş arası dönemdir.konuşmayı,yemek yemeyi,giyinip soyunmayı ve arkadaşlarıyla oynamayı öğrenir.cinsiyetinin farkındadır.

Okul çağı dönemi:kendi cinsleriyle oynamayı tercih eder.iyiyi kötüyü ayırt etmeyi öğrenir.
Ergenlik dönemi:vücudun büyüme ve gelişmesi hız kazanır.eşey organları gelişir.üreme hücreleri oluşturur.ruhsal değişimler gözlenir.
Yetişkinlik dönemi: meslek seçimi ve evliliğin olduğu dönemdir.
Yaşlılık dönemi:arkadaş ve torunlarla bir arada olmaktan ve onlarla paylaşmaktan mutluluk duyar.

Uyarı: ergenlik dönemi kızlarda 9-12 yaşlarında erkeklerde 10-14 yaşları arasında başlar.yani kızlarda ergenlik erkeklerden önce başlar.


Çocukluktan Çıktık Şimdi Ne Olacak?


Yaşınız gereği, ya içinde olduğunuz, ya da başlamak üzere olan bu dönem, ergenliktir. Doğal bir süreç olan ergenlikte, bedensel, duygusal ve psikolojik değişimler meydana gelir.
Çocukluk döneminin son bölümünde büyüme yavaşlar. Boy ve ağırlık artışı daha az olur. Ergenlik döneminin belirtilerinden biri de büyümenin hızlanmasıdır.
Bir erkek, çocukluk döneminde aynı yaştaki kızlardan genellikle daha uzun ve daha ağır olur. Ancak 12- 14 yaş arası hızla büyümeye başlayan kız, boy ve ağırlık olarak erkeği geçer. Ancak bu geçici bir durumdur, ergenlik döneminin ileriki zamanlarında erkekler kızları yakalar ve geçer.
Bu ve başka farklar kız ve erkeklerde ergenliğin aynı zamanda başlamadığını gösterir. Gerçekten de ülkemizde ortalama olarak kızlar 9–12, erkekler 10–14 yaşlarında ergenliğe girer.
Ayrıca, ergenlik döneminin başlangıcı, ülkelerin bulunduğu coğrafi koşullara göre de değişebilir. Sıcak bölgelerde daha erken başlar. Ayrıca beslenme de başka bir etkendir.
Ergenlikte görülen değişimlerden bazıları tüm insanlar için ortaktır. Bazı değişimler ise yalnız kızlarda veya yalnız erkeklerde görülür. Ancak şu bir gerçek ki ergenlik döneminin özünü, eşey hormonlarının neden olduğu fiziksel değişiklikler oluşturur. Buna bağlı olarak ruhsal değişiklikler de izlenir.


Ergenlikte kızlarda görülen değişimler:
Boy uzar
Yumurtalıklardan salgılanan östrojen Kilo artar ve vücutta yağ birikimi olur
Kalçalar gelişir.
Üreme organları gelişir
Üreme organlarında ve koltuk altında kıllanma görülür.
Adet hali görülür.
Sivilceler görülür
hormonu etkisiyle göğüsler gelişir

Ergenlikte erkeklerde görülen değişimler

Testislerden salınan testosteron hormonu etkisiyle testisler gelişir
Üreme organları gelişir
Ses kalınlaşır
Sakal çıkar
Cinsel organ ve koltuk altlarında kıllanma görülür
Boy uzaması kızlardan fazladır
Sperm üretimi başlar
Sivilceler görülür


Ergenlik Döneminde Karşılaşılan Sorunlar


Bu dönemde hızlı değişim gösteren bedensel gelişimin ( kıllanma, yüzde sivilce, ses kalınlaşması vs) yarattığı huzursuzluklar.
Yaşıtları arasında yer edinebilme kaygısı.
Otoriteye karşı çıkma, aileye ters düşme.
Yalnızlık isteği, çekingenlik, çalışmaya isteksizlik, kararsızlık.
Karşı cinsle arkadaşlık kurma isteği.
Meslek seçiminde kararsızlık ve kaygılar.
Kısaca, ergenlik dönemi bireyin kendisiyle ve çevresiyle çatışma halinde olduğu bir dönemdir.
Olumlu arkadaşlıklar kurmak, hobiler edinmek, spor yapmak ergenlik döneminin sağlıklı geçirilmesine yardımcı olur.
Ergenlik döneminde planlı ve programlı çalışmak, başarının temelini oluşturur.
Ergenlikteki değişmelerin normal büyüme ve gelişme olayları olduğu unutulmamalıdır.


Not:ergenlikte kız ve erkeklerde duygusal dalgalanmalar görülür.kendine güven duygusunda sorunlar gözlenir.utanma duygusu oluşur. İçe kapanma gözlenir.Bunlar normal olaylardır.
 

Değişim türü

Ruhsal etkiler

Kimlik arayışı

ü       Hayat ve çevreyi sorgulama

ü       Toplusal rolü belirleme

Bağımsızlık arayışı

ü       Yalnız kalma isteği

ü       Kendi başına hareket

Duygusal dalgalanma

ü       Hayal kurma

ü       Utangaçlık

ü       Öfkelenme

ü       Cinsel konu merakı

ü       Nedensiz can sıkıntısı

ü       Sevinç ve üzüntünün yer değiştirmesi

İletişim

ü       İletişimde güçlük

ü       Dikkat çekme isteği

Zihinsel değişim

ü       Kararsızlık

ü       Dikkatini toplayamama

ü       Soyut algılama yetisi



HAYVANLARDA ÜREME,BÜYÜME VE GELİŞME:
 

 

.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Döllenme çeşitleri

A-DIŞ DÖLLENME:
Yumurta ve spermin birleşmesi vücut dışında gerçekleşir.
Sadece suda yaşayan canlılarda görülür(balık,kurbağa ve semender..)
Döllenme şansını artırmak için çok sayıda yumurta ve sperm oluşturulur.
Yavru bakımı yoktur
Çiftleşme organı yoktur

B- İÇ DÖLLENME:
Yumurta ve spermin birleşmesi dişinin vücudunda olur

 

Karada yaşayan canlılarda ve suda yaşayan bazı canlılarda görülür.(balina ,yunus,köpek balığı,fok..)
Yavru bakımı görülür(kuş memeli)
Oluşan yumurta sayısı az sperm fazladır
Döllenmeden sonra zigot,embriyo ve canlı oluşur.
                           Döllenme                  farklılaşma                  gelişme
Yumurta+sperm ------------->zigot ------------->embriyo ------------->canlı

 


Gelişme çeşitleri:
A-dış gelişme:

Yavru anne vücudu dışında gelişir
Çiftleşmeden sonra anne yumurtalarını bırakır(balık,böcek kurbağa)
Kuş ve sürüngenlerin bazılarında kuluçkaya yatan anne yumurtaları uygun sıcaklıkta tutar
Kuş yumurtalarında bulunan kabuk kurbağa ve balık yumurtasında yoktur.
B-iç gelişme:
Yavru anne vücudunda gelişir
Yavrunun gelişimi için gerekli besin anne tarafından sağlanır
Oluşan artıklar anne vücudu ile dışarı atılır

UYARI: Yavru bakımı : memeli ve kuşlarda görülür.sürüngen balık ve kurbağalarda görülmez.

Çevremizde gördüğümüz birçok hayvan tıpkı bizim gibi nesillerini uzun süre devem ettirirler. Canlı türünün neslini sürdürmesi üreme ile olur. Canlı bireylerin doğma, büyüme, gelişme üreme ve ölmesine yaşam döngüsü denir.

 

BAŞKALAŞIM: böcek kurbağa gibi bazı canlılarda yumurtadan çıktıktan sonra, gelişim dönemlerinde değişikliğe uğrayarak atalarına benzer hale gelmedir.
 

 

.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Kelebeklerde gelişme ve büyüme:
Erkek ve dişi hayvanların çiftleşmesiyle döllenme olur.(iç döllenme)
Dişi yumurtaları oluşturur
Yumurtadan kurtçuklar çıkar
Kutçuklar tırtılı ,tırtılda gelişerek kelebeği oluşturur.

Kurbağalarda büyüme ve gelişme:


Yumurta ile çoğalırlar
Yumurta ve spermler su da birleşir.yani dış döllenme görülür.
Yavru gelişimi dış ortamdadır.(dış gelişme)
Yumurtadan iri baş denilen larvalar çıkar
Bu canlılar gelişerek ergin kurbağayı oluşturur.

 

 Omurgalı Hayvanların Üremesi
Omurgalı hayvanların tümü, insanlarda olduğu gibi eşeyli ürerler. Bütün omurgalılarda erkek ve dişi bireyler vardır.

Memeli Hayvanlar: Yumurta dişi bireyin üreme sistemi içinde döllenir. Buna iç döllenme denir. Embriyo burada oluşur ve yavru ilk etapta burada gelişir. Yavrular ilk günlerde dişi hayvanın meme bezlerinden salgılanan süt ile beslenir. Memelilerde analık duygusu çok gelişmiştir. Çünkü yavru sayısı çok değil ve yavrular bakıma muhtaçtır.

Kuşlar: Memeli hayvanlar gibi yumurta hücresi dişi üreme organında döllenir. Embriyo burada oluşur. Ancak, çevresi besin ve sert bir kabukla sarılan embriyo daha sonra dışarı çıkarılır. Kuşlar yumurtanın üzerine yatarak sıcak tutarlar. Bu olaya kuluçkaya yatma denir. Yavru gelişip, ana babasına benzer bir duruma geldiğinde kabuğu kırarak dışarı çıkar.
Nesillerini sürdürebilmek için kuşlar da yavrularını beslemek, korumak zorundadır.

Sürüngenler: Zigot, iç döllenme ile oluşur. Onlar da kuşlar gibi yumurtlar, ancak genellikle yavruları ile ilgilenmezler. Birçok sürüngen çok sayıda yumurta yapar. Yumurtalarını sıcak ve güvenli yerlere bırakır, kuluçkaya yatmaz. Yumurta içindeki besinler sayesinde gelişen embriyodan, anne babasının benzeri yavru çıkar. Yavrular yumurtadan çıktıktan sonra kendi başlarının çaresine bakmak zorundadır.

İki Yaşayışlılar: Kurbağa ve su semenderleri iki yaşayışlılar (amfibiler) grubuna girerler. Onlara bu ismin verilmesinin sebebi, yaşamlarının bir bölümünü su içinde, bir bölümünü de karada geçirmeleridir. Suda solungaç, karada akciğer solunumu yaparlar.
Bu hayvanlar da yumurtlayarak çoğalır. Ancak, iki yaşayışlılarda yumurta ve sperm dişi hayvanın vücudunda değil, dışarıda buluşur. Bu olaya dış döllenme denir. Dişi hayvan yumurtalarını su içine bırakır, tam bu sırada dişinin üzerine tırmanmış olan erkek de yumurtalarını suya salar ve döllenme gerçekleşir.
Anne babanın görevi buraya kadardır. Bir daha yavrularıyla ilgilenmezler. Yumurtadan çıkan yavrular ise ilk etapta anne babaya hiç benzemezler. Daha sonra başkalaşım geçirerek yetişkin hale gelirler.

Balıklar: Döllenme iki yaşayışlılarda olduğu gibi dış döllenmedir. Onlar da yavrularıyla ilgilenmezler. Yumurtadan çıkan yavrular, anne babasına benzer. İki yaşayışlılarda olduğu gibi çok miktarda yumurta yapılır. Yumurtadan çıkıp, sağ kalarak ergin hale gelenler ise oldukça azdır.
Balıklarda da bazı aykırı türler vardır. Örneğin; kedi balıklarında yumurtalar dişi balığın içinde olgunlaşır. Engerek yılanı gibi onlar da doğum yapıyormuş sanılabilir.

Omurgasız Hayvanların Üremesi
Omurgasız hayvanlar da genellikle eşeyli ürerler ve yumurta oluştururlar. Hayvanın türüne göre iç döllenme veya dış döllenme yapabilirler. Birçoğunda erkek ve dişi hayvan farklı bireylerdir. Bazı omurgasızlarda ise cinsiyet ayırımı görülmez. Hem sperm hem yumurta üretebilirler. Genellikle yumurta ile ürer, çok sayıda yavru yapar, yavrularıyla ilgilenmezler. Ancak karınca, bal arısı gibi koloni halinde yaşayan böceklerde larvalar ergin hayvanlar tarafından beslenir.


 

Yukarıdaki bölüm Refik Bayran tarafından hazırlanmıştır.

 

 

CANLININ ÖZELLİKLERİ VE GELECEĞİNDEN SORUMLU YAPI: Canlının ortak özelliklerinden biri de çoğalmadır. Canlılar nesillerini sürdürebilmek için çoğalırlar. Çoğalma olayına, üreme de denir. Üreme, canlıların kendilerine benzer yeni bir canlı oluşturmasıdır.
Çoğalma (üreme) olayının temel amacı türün sürmesini sağlamaktır.
 

CANLILARIN KENDİLERİNE BENZER CANLILAR OLUŞTURMASI:
Eşeyli üreme: Eşeyli üreme, üreme hücreleri olan dişi ve erkek gametlerin birleşmesiyle olur. Bu üremede erkeklerdeki sperm hücresi, dişilerdeki yumurta hücresini döller. Döllenmiş yumurta hücresi (zigot) gelişmesini tamamlayarak yeni bir birey oluşturur. İki değişik gametin birleşmesiyle olan bu üremeye, eşeyli üreme denir.
Çiçekli bitkilerin hepsinde eşeyli üreme görülür. Kara ve suda yaşayan hayvanların çoğu eşeyli olarak ürer.
Eşeyli üremede sperm ve yumurta hücreleri “n” sayılarda birleşerek “2n” sayıda kromozom taşıyan zigot oluşur. Zigot gelişerek embriyoyu oluşturur. Embriyo da gelişmesini tamamlayarak yavru canlıyı oluşturur.
Eşeyli üreme ile değişik gen kombinasyonlarındaki gametler birleştiği için canlılarda çeşitliliğin oluşması sağlanır. Eşeyli üreyen canlılar, ortam koşullarındaki değişmelere çok çabuk uyum sağlar. Canlının uyum özelliği artar.

Şekil: Yumurta ve sperm hücresi ile döllenme olayı.

 

Zigottan embriyoya, yavruya, ergine doğru gelişme


-Embriyonun geliştiği ortam, bu ortamda embriyo için oluşan plasenta:Zigotun embriyoyu oluşturması döl yatağında olur. Zigot, embriyoyu oluşturmak için mitoz bölünmeler geçirir. Zigot, mitoz bölünmeyle önce iki hücreli, daha sonra dört hücreli, sekiz hücreli olacak biçimde katlanarak hücre sayısını arttırır. Oluşan hücre yığını küreye benzer bir biçim alır. Daha sonra hücreler kenara çekilerek içi boş topu andıran bir şekil alır. İlerleyen evrelerde bazı bölgelerdeki hücreler içe çökmeye başlar. Bunun sonunda hücre tabakaları oluşur. Bu tabakalar, dış deri, iç deri ve orta deri olarak bilinir. Gelişmenin ileri evrelerine doğru bütün dokular bu tabakalardan oluşur.


Gebeliğin ilk haftalarında embriyonun çevresinde koruyucu zardan döl yatağına doğru uzantılar oluşur. Bu uzantıların içinde kılcal damarlar bulunur. Bu uzantılar ile bu bölgedeki uterus duvarının dokularına, plasenta denir. Plasenta ve embriyo göbek bağı ile birbirine bağlıdır.
Zigotun arka arkaya bölünmeler geçirmesiyle oluşan embriyo, anne karnında plasentadan gelişmesini tamamlar. Embriyonun beslenmesi ve gelişmesi için plasenta oldukça elverişli bir yapıdır.
Embriyonun besin alış verişi plasentadan sağlanır. Plasenta, yavru doğana kadar anneden besin ve oksijen taşımakla görevlidir.
-İnsanda yavru olana kadar embriyo nasıl korunur, beslenir, solunum yapar, büyür ve gelişir?: Embriyonun gelişmesi sırasında gerekli olan bütün maddeleri plasenta aracılığı ile anneden alır. Artık maddeleri de plasenta yoluyla anneye verir. Anne karnında gelişmesini tamamlayan yavru doğum yoluyla dünyaya gelir.
Embriyonun anne karnında sağlıklı gelişmesi için dikkat edilmesi gereken hususlar şu şekildedir:
-Öncelikle anne kendi sağlığına dikkat etmelidir.
-Anne dengeli ve düzenli beslenmelidir.
-Annenin aldığı alkol ve uyuşturucular da embriyonun gelişmesini olumsuz yönden etkiler. Alkol ve uyuşturucu kullanan gebe annelerin bebeklerinde bedensel gerilik ve zeka gelişiminde anormallik görülür.
-Anne, gebeliği süresince kesinlikle röntgen çektirmemelidir. Röntgen ışınları embriyonun gelişmesini olumsuz etkileyerek sakat doğumlara neden olur. Özellikle de gebeliğin ilk aylarında çekilen röntgenin embriyoya olan olumsuz etkisi oldukça fazladır.
Annenin sigara içmesi anne karnındaki embriyoyu olumsuz etkiler. Sigara içen anne yeterince oksijen almadığından anne karnındaki bebek de (embriyo) oksijensiz kalır. Bunun sonucunda bebeğin beyin gelişiminde gerilikler olur.
-Annenin gebelik süresinde geçirdiği ateşli hastalıklar da bebeğin gelişimini olumsuz etkiler.
-Anne gebelik süresince doktor önerisi olmadan ilaç kullanmamalıdır.

 

 BÜYÜME VE GELİŞME NELERDEN ETKİLENİR?:

 

Bütün canlılar büyür. Canlının hücre sayısının ve boyutlarının artmasına, büyüme denir. Canlının büyümesi ile birlikte yeteneklerinin artmasına ise gelişme denir.
Büyüyüp gelişen canlı erginleşerek üreme yeteneği kazanır.
-Sağlıklı büyümemiz ve gelişmemiz için neler önemlidir?:
-Yeterli ve dengeli beslenme: Vücudumuzu oluşturan doku ve organlarımızın uyum içinde büyüyüp gelişmesi gerekir. Sağılıklı gelişme olmadığı zaman vücudumuzda ruhsal ve fiziksel bozukluklar oluşur. Sağlıklı yaşama, dengeli beslenme ile olur. Dengeli beslenme değişik besin maddelerinden gerektiği kadar almakla olur.
Büyüme ve gelişmede genetik etmenlerin yanı sıra beslenme de önemlidir. Yetersiz ve dengesiz beslenenlerde gelişim bozuklukları görülür.
Kişinin günlük tükettiği enerjiden daha az enerji alacak biçimde beslenmesine, yetersiz beslenme; besinlerin tek yönlü alınmasına da dengesiz beslenme denir.
Aşırı beslenme, günlük tüketilen enerjiden daha fazla enerji alacak biçimde besin alınmasıyla ortaya çıkar ve şişmanlığa yol açar.
Yetersiz ve dengesiz beslenme gibi aşırı beslenme de sağlık sorunudur.
Bazı nedenler sindirim organının sağlığını bozabilir. Bu durumda düzenli beslenmek ve sağlıklı olmak zorlaşır.
Sindirim sisteminin sağılığını bozan nedenler:
-Yediğimiz besinlerin çok sıcak veya çok soğuk olması.
-Yemeklerin aşırı baharatlı olması.
-Çok ekşi veya çok acı yiyecekler.
-Yıkanmamış veya temizlenmemiş sebze veya meyveler.
-İçki ve sigara.
-Yanmış yağlarla hazırlanmış yiyecekler.
-Bayat ve çürümüş yiyecekler.
-Temizlik: Kişisel temizlik ve yaşanılan ortamın temizliği sağlıkla yakından ilgilidir. Temiz olmayan ortamlar birçok mikrobun kaynağıdır. Sağlığın korunması için düzenli olarak vücut temizliği yapılmalıdır. Ayrıca, yiyeceklerin de temiz olmasına dikkat edilmelidir.


Uyulması gereken kişisel temizlik kuralları şunlardır:
-Yemeklerden sonra dişler fırçalanmalıdır. Diş sağlığına gereken önem verilmelidir. Çok sıcak ve çok soğuk yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Fazla şekerli yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Dişler ile sert kabuklu yiyecekler kırılmamalıdır. Çürükler görüldüğündü diş doktoruna gidilmelidir.
-Yemek öncesi ve sonrası ve tuvaletten çıkıldığında eller sabunlu su ile yıkanmalıdır.
-Haftada en az bir defa banyo yapılmalı ve çamaşır değiştirilmelidir.
-Haftada bir kez el ve ayak tırnakları kesilmelidir.
-Temiz olmayan yiyecekler yenmemelidir. Meyve ve sebzeler yıkanmadan yenmemelidir.
-Yaşanılan ortamın temiz olmasına dikkat edilmelidir.
-Soğuktan korunmalı, içilen suyun temiz olmasına özen gösterilmeli, mikroplu sular ile oynanmamalıdır.
-Dinlenme: Uyku dinlenmenin en iyi şeklidir. Uyku sırasında tüm organlar dinlenir. Beyinin dış ortamla bağlantısı kesildiği için tam bir dinlenmeye girer. İstemli çalışan kaslar ve gözler dinlenir. Ayrıca diğer organ ve dokuların da etkinlikleri azalır. Örneğin; solunum yavaşlar, daha düzenli nefes alınır, kan basıncı düşer.
Uykuda sentez ve onarım işlemleri gerçekleştirilir. Sinir hücrelerinde protein yapımı hızlanır. Büyüme hormonu düzeyini arttırarak büyüme ve onarımı olumlu yönde etkiler. Sağlıklı ve yetişkin bir insanın günde 7-8 saat uykuya ihtiyacı vardır. Küçük çocukların daha uzun süre uyumaları gerekir. Çocukların 6-8 yaşlarında 11-12 saat, 9-10 yaşlarında 9-10 saat uyumaları gerekir.
Uyuma karanlık ve sessiz ortamda olmalıdır.
Uykunun dışında müzik dinlemek, resim yapmak, kısa yürüyüşler yapmak gibi etkinlikler de dinlenmede önemlidir.
-Spor: Spor, sağlıklı yaşamın temel kurallarında biridir. Spor yapmak kan dolaşımı ve solunumu hızlandırır. Hızlı dolaşan kan damar çeperlerinde yağ birikimine engel olur. Spor yaparken damarlarda kan dolaşımını engelleyici giysiler giyilmemeli, iskelet yapısını aşırı derecede zorlayıcı sporlardan uzak durulmalıdır.
Spor, kasları geliştirir, kalbin düzenli çalışmasını sağlar, vücudu dinlendirir.
Masa başında çalışan hareketsiz insanlarda şeker hastalığı, kalp hastalığı ve şişmanlık sık görülür. Bu nedenle spor yaparak hareketlilik sağlanmalıdır.
Spor yapan kişilerin içki ve sigaradan uzak durmaları gerekir.
Sporun beden sağlığı yanında kişilik geliştirmeye ve ruh sağlığına olumlu etkileri vardır. Spor yapan bireyler, topluca çalışmayı, yardımlaşmayı; davranışlarını ve heyecanlarını denetim altına almayı öğrenirler.
Düzgün ve sağlıklı bir vücut için duruş, oturuş biçimlerine dikkat edilmesi gerekir. Sına sandalye ve masada eğri oturmak, ayakta iken eğik durmak iskelet yapısına olumsuz etki yapar. Böyle durumlarda kamburluk ve kemiklerin yanlış biçim alması gibi iskelet bozuklukları oluşur.
-Serbest zaman etkinlikleri: Yeni ve değişik etkinlikler yaparak kendimizi, çevremizi ve ailemizi tanımamıza imkan sağlayan serbest zamanlar yaşantımızın çok önemli bir parçasıdır.
-Olumlu psikolojik etkiler: Sağlık, yalnızca hasta veya sakat olmakla değil bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik durumudur.
Beden sağlığı ruh sağlığını da etkiler. Bunlardan biri bozulduğu zaman diğeri de etkilenerek bozulur. Aile içerisindeki sevgi, saygı ve hoşgörüye dayalı ilişkiler kişinin ruhsal ve kişilik yönünden gelişimini etkiler. Sevgiye dayalı, tutarlı ilişkiler kişinin sorunlarını kolayca aşmasını sağlar.
Gençlik (ergenlik) döneminde anne, baba ve öğretmenlerin bu dönemin özelliklerin bilerek hoşgörü ile yaklaşmaları çocuğun olumlu yönden etkilenmesini sağlar. Çocuğu dinlemek, bazı konularda görüşünü almak, kendisi ile ilgili konularda karar vermesini sağlamak çocuğun kendine güvenini arttırır.
 


ÇOCUKLUKTAN ERGİNLİĞE DOĞRU DEĞİŞME:

 

İnsanların büyüyüp gelişmesi diğer canlılara göre değişiklik gösterir. Bu değişikliklerden biri de ergenlik dönemidir. İnsanların çocukluktan yetişkinliğe geçiş sürecini, ergenlik dönemi denir.
İnsanların anne karnından başlayarak ölünceye kadar geçirdiği dönemler:
1.Doğum öncesi dönem.
2.Çocukluk dönemi.
3.Gençlik (ergenlik) dönemi.
4.Yetişkinlik ve yaşlılık dönemi.
-Doğum öncesi dönem: Gebelik süresince anne karnındaki dönemdir. Bu dönem doğuma kadar sürer. Bu süre yaklaşık 40 haftadır.
-Çocukluk dönemi: 0-12 yaş arasındaki dönemdir. 0-1 yaş arasındaki bebeklik süresi de bu dönemin içindedir. Çocukluk döneminde çocuğun boyu ve kilosu artar. Çocuk yürümeye başlar, çevreyi ve çevredeki araçları tanır. Oyun oynar ve okula başlar. Çocukluk döneminde 6-12 yaşlar arası okul dönemi olarak kabul edilir.
-Gençlik (ergenlik) dönemi: Ergenlik dönemi gençlik döneminin başlangıcıdır. Kişiliğin oluşması bakımından oldukça önemlidir.
Ergenlik döneminin başlangıcı çocuğun yaşadığı iklim şartlarına göre değişir. Ergenlik dönemine sıcak ülkelerde daha erken yaşlarda girilir. Bu dönem ortalama olarak 12-21 yaşları arasındadır. Kız çocukların erginliğe girmeleri erkeklere göre 2 yıl daha önce başlar.
Ergenlik dönemindeki değişmeler çok hızlı olur. Ergen hem ruhsal hem de bedensel değişiklikler içindedir. Kız ve erkekte boy uzar, bütün organlar gelişir. Bu dönemi yaşayan gençlerde sinir gerginliği, iç sıkıntıları ve heyecan gibi sorunlar görülür.
Ergenler dönemindeki kızlarda oluşan bedensel değişiklikler şunlardır:
-Boy uzar.
-Kilo artar.
-Koltuk altı ve cinsel organlarda kıllanmalar olur.
-Göğüsler belirmeye başlar.
-Kaslar, erkeklere göre daha yavaş gelişir ve narindir.
-Derilerin erkeklerin derilerine oranla daha incedir.
-Vücut hatları belirgin durum almaya başlar.
-Yüzde sivilceler çıkabilir.
-Üreme organları gelişir.
-Yumurta oluşmaya başlar. Olgunlaşan yumurta biraz kanla birlikte dışarıya atılır. Bu dönemi, ay hali veya regl hali (adet kanaması) denir.
Ergenlik dönemindeki erkeklerde oluşan bedensel değişiklikler şunlardır:
-Boy uzar.
-Kilo artar.
-Koltuk altı ve cinsel bölgelerde kıllanmalar olur.
-Kaslar, kızların kaslarına oranla daha fazla gelişir.
-Derilerin kızların derilerine oranla daha kalındır.
-Gırtlak gelişir, ses kalınlaşır ve gırtlak kemiği önde belirgin olarak görülür.
-Yüzde sivilceler çıkabilir.
-Üreme organları gelişir.
-Spermler oluşmaya başlar.
Ayrıca ergenlik döneminde ruhsal değişmelerde olur. Kişi bu dönemlerde, düş kırıklığı ve çelişkiler yaşayabilir. Baş ağrısı, hırçınlık, bencillik gibi olumsuzluklar görülebilir. Bir süre sonra bu durum düzelir. Davranışlarda taşkınlık, içe kapanıklık gibi değişiklikler olabilir.

 

Bir soru:

Yukarıda kelebeğin yumurtadan itibaren gelişimi ile ilgili veriler yer almaktadır.
Buna göre aşağıdaki yorumlardan hangisi yapılamaz?
a) Kelebeğin başkalaşım evreleri sırasıyla yumurta, pupa ve larva dönemleridir.
b) Yumurtadan pupa oluşumu yaklaşık 40 gün sürer.
c) Bir pupanın yumurta oluşturabilmesi için 1 aylık zamana gereksinim vardır.
d) Yumurtadan ergin kelebek oluşma süresi yaklaşık 60 gündür.
 

Sorunun önemli bir noktası var :Yukarıda size bir veri verilmiş.Bu Kelebeğin Yumurta - Yetişkin evrelerinin dönüşümü . Bu çok önemli çünkü artık sistem sizden hazır daha önce olduğu gibi bilgiye dayalı cevap istemiyor. Konuyu çok iyi bilmenize rağmen artık konu içinde hiç karşılaşmadığınız sorular ile karşılaşabilirsiniz. Bu anlamda soruyu anlama , yorum yapma verileri değerlendirme , sonuç çıkarma çok önemli. Bunuda ancak derslerdeki etkinlikleri doğru bir şekilde anlama ve değerlendirme ile mümkündür. Aman Dikkat

 

   

Çiçekli bir bitkide üreme

 

Çiçek. Yüksek yapılı bitkilerin üreme organıdır. Çiçeğin yapısında; çanak yapraklar, taç yapraklar, erkek organ ve dişi organ bulunur.
Çanak yaprak, taç yaprak, erkek organ ve dişi organın hepsini taşıyan çiçeğe, tam çiçek denir. Çiçekli bitlilerin bir bölümünde erkek organ ve dişi organdan biri bulunmaz. Eğer erkek organ yoksa bu çiçeğe, dişi çiçek denir. Çiçekte yalnız erkek organ bulunursa, bu çiçeğe erkek çiçek denir. Çiçekte bulunan çiçek sapı, çiçeği bitkinin dalına bağlar. Çiçek sapının ucunda ise çiçek tablası bulunur.

 

Tam Çiçek: Bir çiçekte yukarıda saydığımız kısımların hepsi varsa buna tam çiçek denir.
• Eksik Çiçek: Erkek ya da dişi organdan yalnızca birini bulunduran çiçektir.
• Erselik Çiçek: Erkek ve dişi organların ikisini birden bulunduran çiçektir.


Çiçeğin bölümleri:

 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


1.Çanak yaprak: Çiçeğin en dış bölümündeki yeşil yapraklardır. Yapısı normal yaprağa benzer. Tomurcuğu dıştan örter. Bu yapraklar çiçeği korur.
2.Taç yaprak: Çiçeğin dıştan ikinci bölümünü oluşturur. Değişik renklerde olabilir. Taç yaprakların renkleri ve çiçekten salgılanan bal özü böceklerin ilgisini çeker. Bu nedenle çiçeğe konan böcekler tozlaşmayı sağlar. Taç yaprakların renkli oluşu bu açıdan önemlidir.
3.Erkek organ: Bir çiçekte çok sayıda erkek organ bulunabilir. İki bölümden oluşur. Bunlar sapçık ve başçıktır. Sapçık bölümü, başçık bölümünü çiçeğe bağlar. Başçık bölümü dört kesecikten oluşur. Bu keseciklere, polen (çiçek tozu) keseleri de denir. Polen çiçekteki erkek üreme hücreleridir. Polenler olgunlaşınca polen keseleri patlar ve olgunlaşmış polenler çevreye yayılır.

 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 -


4.Dişi organ: Çiçeğin en iç bölümünde bulunur. Kaba bir sürahiye benzer. Dişi organ, dişicik tepesi, dişicik borusu ve yumurtalıktan (ovaryum) oluşur. Dişicik tepesi nemli ve yapışkan durumdadır. Polenler dişicik tepesine yapışarak burada çimlenir. Dişicik tepesi ile ovaryum arasındaki bölüme ise dişicik borusu denir. Dişicik borusu çimlenen polenin ovaryuma ulaşmasını sağlar. Yumurtalık ise en alttaki şişkin bölümdür. Burada yumurta hücresi bulunur.


-Çiçekli bitkilerde tozlaşma ve döllenme arasındaki ilişki: Erkek organların başçığındaki polenlerin dişi organın tepeciğine taşınmasına, tozlaşma denir. Tozlaşma olayı, böceklerle, kuşlarla, rüzgarla, insan eliyle veya başka yollarla olur.
Tozlaşma olayı genellikle canlılar tarafından gerçekleşir. Böcekler ve kuşlar çiçeklerin bal özüyle beslenirken bir çiçekten diğerine de polenleri taşır. Böceklerin ve hayvanların yanı sıra rüzgar yoluyla da tozlaşma olur. Batıklık ve sularda yaşayan bitkilerde tozlaşma su yoluyla olur. Bazen bitkilerde verimi yükseltmede veya bilimsel çalışmalarda insan eliyle yapay tozlaşma da yapılır.

 

.

 

 

 

 

 

 

 

 

.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

TOZLAŞMA
Olgunlaşan erkek organdan dağılan çiçek tozlarının (polenlerin), çeşitli vasıtalarla dişi organın tepeciği üzerine gelmesine tozlaşma denir.
Tozlaşmanın başarılı olabilmesi için, bitkiler çok fazla polen üretir. Böylelikle çiçek tozlarının dişi organ tepeciklerine ulaşma olasılığı artar. Polenlerin dışında bulunan dış gömlek, uçuşmalarına yardımcı olacak yapı kazanmıştır. Milyonlarcası rüzgârla uçuşan çiçek tozlarının yalnızca çok az bir kısmı dişi organa ulaşır. Ancak, bu genellikle bitkinin neslini sürdürmesi için yeterli sayıdadır.
Tozlaşma, böcekler aracılığıyla da yapılır. Böcek vücudu üzerinde birçok çıkıntı ve kıllar vardır. Çiçek tozlarının yapısı da böceklere yapışmaya uygundur. Böcekler, vücutlarına yapışan çiçek tozlarını çiçekten çiçeğe taşırlar. Yağmur ve akarsular, kuşlar, insanlar, diğer birçok hayvanlar da tozlaşmayı sağlayabilir.

DÖLLENME
Tozlaşma ile dişi organın tepeciğine konan polen, buradaki nemli ve yapışkan sıvıya tutunur ve polenin dış gömleği açılır. Dişicik borusuna doğru bir uzantı oluşur. Bu uzantıya polen tüpü denir. Polen tüpü yumurtalığa kadar uzanır ve yumurta hücresini bulur ve birleşir.
İşte erkek üreme hücresi çiçek tozu (polen) ile dişi üreme hücresi yumurtanın birleşerek, çekirdeklerinin kaynaşması olayına döllenme denir. Döllenme sonucu döllenmiş yumurta hücresi zigot oluşur. Kısa süre içinde bölünmeye başlayan zigot, bitkinin küçük bir taslağı olan embriyoyu meydana getirir. Embriyoya bitki taslağı da denir. Embriyoda bitkinin kök, gövde ve yaprağın ilk taslağı oluşur.
Bu aşamadan sonra, çiçekte çanak ve taç yapraklarla erkek
organın görevi bitmiştir. Bu organlar sararır, solar ve dökülür.
 

ÇİMLENME
Döllenme olayından sonra oluşan tohumlar su, yağmur suları, rüzgâr ve canlıların etkisiyle çevreye dağılır. Çevreye dağılan tohumlar, uygun ortam şartlarında su alarak şişer ve kabuğu çatlayarak embriyosu serbest kalır. Bu olaya çimlenme denir.
Çimlenme demek, tohumun canlı kısmı olan embriyonun bölünüp çoğalarak kök, gövde, yaprak kısımlarını oluşturup, bitkiyi meydana getirmesi demektir. Çimlenme sırasında embriyonun ihtiyacı olan besin, besi doku (çenek) tarafından karşılanır. Çünkü bu esnada embriyo fotosentez yapamaz. Ancak, solunum yapabilir ve havaya karbondioksit verir.
Çimlenmenin olabilmesi için gerekli şartlar

1)Belli sıcaklık

2) Su (nem)

3) Oksijen ‘dir.

Çimlenme için ışık, besin, toprak, karbondioksit gerekli değildir!!! (Işık, su, yeterli sıcaklık, besin, toprak büyüme için gereklidir. Gübre, çimlenmeyi ve de büyümeyi hızlandırır.)
Çimlenme sırasında embriyo büyüklüğü, metabolik etkinlik hızı, solunum hızı, su emilimi, hücre sayısı, yeni dokuların oluşumu artarken, çenek büyüklüğü ve bitkinin kuru ağırlığı azalır. Bitkilerin ilk yaprakları oluşup, fotosentez olayına başladıkları andan itibaren kuru ağırlık tekrar artmaya başlar.

 


 

 

 

 

ÇİÇEKLİ BİTKİLERDE MEYVE VE TOHUM
Döllenmeden sonra bitki, embriyonun ve besin deposunun bulunduğu bir yapı oluşturmaya başlar. Tohum taslağı denen ve tohumu oluşturacak olan bu yapı, yumurtalık içinde meyve ile birlikte gelişir. Bitkinin tohumu olgunlaşır.

Tozlaşma ve döllenmeden oluşan embriyo gelişerek tohumu oluşturur. Koruyucu bir kabukla çevrili olan embriyo ve besin maddesinden oluşan yapıya, tohum denir. Tohum canlının bütün özelliklerini taşıyan canlı yapıdır. Tohumda su oranı çok düşüktür. Uygun koşullar olursa çimlenir.

EMBRİYO + ÇENEK (BESİ DOKU) = TOHUM

Bitki türüne göre tohumlar birçok farklılıklar gösterir. Ancak, tüm tohumlarda üç yapı bulunur.

 Bunlar;
1- Tohum Kabuğu: Tohumu sarar, dış etkilerden korur. Çimlenme sırasında suyla şişerek patlar.
2- Embriyo: Zigotun bölünüp çoğalmasıyla oluşur. Bitkinin küçük bir taslağıdır. Kök, gövde, yaprak taslaklarını içerir.
3- Çenek (Besi Doku): Embriyoya bağlı besin deposudur. Çimlenme sırasında embriyonun beslenmesini sağlar. Fasulye, nohut gibi bitkilerde besi doku yoktur. Embriyo besinini çenek yaprak içinden alır.
Döllenmiş tohum taslağı (embriyo) tohumu oluştururken, başta yumurtalık olmak üzere çiçeğin diğer kısımları gelişerek meyveyi oluşturur. O halde tohum ve tohumu çevreleyen kısımların hepsine meyve denir.
• Meyvenin temel görevi tohumu korumak ve tohumun taşınıp dağılmasına yardımcı olmaktır.
Gerçek Meyve: Yalnız yumurtalığın gelişmesiyle oluşan meyvedir. Ör: Portakal, limon, kavun, böğürtlen.
Yalancı Meyve: yumurtalıkla beraber çiçeğin diğer organlarının da gelişmesiyle oluşan meyvedir.
Ör: elma, armut, incir. Bunlarda etli ve tatlı kısımlar çiçek tablasından oluşmuştur.

Besin ve su biriktirerek etlenen meyvelere etli meyveler denir. Erik, kayısı, kiraz, domates, üzüm gibi.
Bazı bitkilerde meyve etlenmez. Bunlara kuru meyve denir. Fındık, ayçiçeği, haşhaş, kestane, bakla, fasulye gibi.

TOHUMUN ÇEVREYE YAYILMASININ ÖNEMİ
Bitkiler toprağa bağlı canlılardır. Bir toprak parçasında aşırı bitki olması, bitkinin topraktan alacağı su ve mineral miktarını azaltır. Ayrıca bitkilerin bir yerde aşırı çoğalması birbirlerini gölgelemeleri demektir. Bu da fotosentez yapmak için gerekli olan güneş ışığını kapatmaları anlamına gelir. Bu nedenle bitkiler neslini sürdürebilmek için yayılmak zorundadır.
Bitkiler birçok yolla tohumlarını uzağa gönderirler. Öncelikle tozlaşmada bol miktarda çiçek tozu (polen) yaparlar. Ayrıca bol miktarda tohum yaparak da yayılma olasılıklarını artırırlar.
Tohumların yayılmasında hayvanlar için besleyici ve lezzetli meyveler büyük rol oynar. Bu sayede tohumların bir kısmı hayvan tarafından çevreye dağıtılır, bir kısmı da yenir. Tohumların bir bölümü dayanıklı kabukları sayesinde, hayvanların sindirim siteminden zarar görmeden geçer ve dışkıyla atılır. Böylece yeni yetişecek bitki, çok uzaklara taşınıp, gübre katmanıyla beraber toprağa düşmüş olur.
Bazı bitkilerde tohumun şekli ve yapısı dağılımı sağlar. Dikenli, paraşütlü, kanatlı, tüycüklü, suda yüzen tohumlar gibi.
Ayrıca insanlar da tohumların yayılmasında çok önemli etkendir.


MEYVE VE TOHUMDAN NASIL YARARLANIYORUZ?
Bitkiler meyve ve tohumlarını üremek için oluştururlar. Bazı bitkiler meyvelerinde şeker, vitamin ve mineral biriktirir. Birçoğu da tohumlarında protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineraller içeren besinler depolamıştır. içeren besinler depolamıştır.
İnsanlar ve hayvanlar için, meyve ve tohumlar sevilen besin maddeleridir.
Bazı bitkilerden sebze olarak da yararlanırız. Bunlar domates, biber, kabak, patates, turp gibi bitkilerdir. Bunların yaralandığımız kısımları meyve, yaprak, yumru gövde, çiçek, kök gibi organlarıdır. Sebze sözcüğü genelde, pişirerek yediğimiz, tatlı olmayan bitkisel yiyeceklerin adıdır. Sebze diye adlandırdığımız domates, biber, patlıcan, kabak da aslında birer meyvedir.
Bitkilerden besin olmalarının dışında, başka amaçlar için de yararlanırız. Teknolojik gelişmeler, bitkilerden elde ettiğimiz ürünleri artırmıştır. Ayrıca yararlanılan bitki çeşitleri de giderek artmaktadır. Eskiden çöp olarak adlandırılan madde artıkları, şimdi ham madde olarak adlandırılıyor.


BİTKİLERİN YAŞAM DÖNGÜSÜ VAR MI?
Kışın sona ermesi, baharın yüzünü göstermesiyle, topraktan otlar bitmeye başlar. Yağışlı havalarda büyür ve gelişirler. Havalar ısınıp topraktaki nem azaldığında çiçek açıp, yazın da kuruyup ölürler. Ama bu sırada dayanıklı tohumlarını toprağa saçmışlardır.
Bazı bitkiler ise uzun yıllar yaşar. Bin yıllık bir zeytin ağacı, iki bin yıllık bir sedir ağacı, beş yüz yıl önce dikilmiş bir ulu çınar bizi şaşırtmaz.
Bitkiler ister uzun, ister kısa yaşasın bir yaşam döngüsü sürdürür.

ÇİÇEKLİ BİTKİNİN YAŞAM DÖNGÜSÜ

 

 


 

 

Oyun Oynayalım:

Aşağıda birbiri ile bağlantılı Doğru(D)/Yanlış(Y) tipindeki cümleleri içeren, tanılayıcı dallanmış ağaç tekniğinde bir etkinlik verilmiştir. Her bir D/Y kararı bir sonraki maddeyi etkiler. Vereceğiniz D/Y yanıtlarıyla, farklı yollardan sekiz çıkış noktası elde edilir. Çıkışlara kadar izlediğiniz yol puanlandırılacaktır.
Örneğin: 1. maddenin Doğru /Yanlış olduğu belirtilir. Doğru ise 2. maddeye, yanlış ise 3. maddeye ulaşılır. 2. maddenin Doğru /Yanlış olduğu belirtilir. Doğru ise 4. maddeye, yanlış ise 5. maddeye ulaşılır. 4. maddenin Doğru /Yanlış olduğu belirtilir. Doğru ise 1.çıkışa, yanlış ise 2. çıkışa ulaşılır.


 

Bu oyunun veya değerlendirmenin kuralı şu;

1.Tanım  doğru ise D yi işaretleyip devam edeceğiz yanlış İse Y yönünde gideceğiz böylece bir çıkışa ulaşıyoruz. Buradan öğretmeninize sorarak kaç doğru ve yanlış doğrunuz olduğunu öğrenebilirsiniz. Bu tür değerlendirmelere alışın.

 

 

 

 

Mantar bir bitki midir? Ve hücreleri bitki gibi dikdörtgen mi yoksa hayvan hücreleri gibi yuvarlak mıdır?


Mantarlar, bitkiler aleminin değil, fungi aleminin üyeleri. Hem bitkilerden, hem de hayvanlardan ayrı olarak inceleniyorlar. Hücrelerinin çevresinde, bitki hücrelerinde bulunan görevdeşlerine benzeyen, ancak selüloz yerine kitin içeren hücre duvarları bulunuyor. Hücrenin şekli de, bu kitin içerikli hücre duvarının yapısına göre değişkenlik gösterebiliyor. Dolayısıyla, mantar hücreleri için sabit bir şekil söylemek olanaklı değil.

Çok hücreli mantarlarda yan yana gelen hücreler, düzgün dizilebilmek için biraz daha kompakt şekiller alırken, tek hücreli mantarlarda hücreler çok daha farklı ve hatta asimetrik şekillerde bile olabiliyor.

Farklı mantar tipleri ve bir hücreli mantarların şekilleri hakkında biraz daha ayrıntılı bilgi almak için, “Canlılar Dünyası” sitemizi de ziyaret edebilirsiniz.

 
 
  Bugün 4 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol